Ara
Close this search box.

“E-ticaretin hızı bizi hıza mecbur etti”

E-ticaret

Desnet Teknoloji, el terminalleri odaklı barkod ürünleri, hizmetleri ve çözümleri sunuyor. 1997 yılından kurulan marka günümüzde sektörün öncüleri arasında yer alıyor. Desnet’in kurucusu Gürbüz Ekinci, sektörde “mucit” olarak biliniyor; bu sebeple “Gübitak” lakabıyla anılıyor. Babasının izinden giden Ömer Ekinci, Desnet Teknoloji Genel Müdürü olarak markayı teknolojik trendler ışığında hızla büyütüyor. Sosyal yönü de oldukça güçlü olan Ömer Ekinci; genç girişimcilere rehberlik ediyor, sosyal medyada dikkat çeken içerikler yayınlıyor, güncel konularda köşe yazarlığı yapıyor, girişimcilik derneği ile girişimcilere öncülük ediyor.

Üniversiteye başladığı gün iş hayatına da başladı 

Desnet Teknoloji Genel Müdürü Ömer Ekinci, 1984 yılında Erzincan’da doğdu. 1992 Erzincan Depremi sonrası ailesi ile İstanbul’a göç etti. İstanbul Üniversitesi İşletme Fakültesine başladığı gün iş hayatına da başladı. Kariyerine, internetin yeni yeni kullanılmaya başladığı dönemlerde yöne verdi.

Bu dönemi şöyle anlattı: “Web ve internet sitesi tasarımı, benim yaş jenerasyonumda yaygın bir meslektir. İnternetle ilk tanışan jenerasyonuz, böyle bir şansımız vardı. Tam ergenlik çağında Türkiye’ye internet geldi. İnternetle tanışan, internete doğmamış ama internete geç kalmamış ilk kuşağız. Web sitesi deneyimine, internetin gizemine ve ulaşılabilirliğine, çağımızı uzay çağı gibi bir hale getirmesine tanıklık ettik. Sınırların kalktığını gördüğümüz bu zamanlarda internet siteleri yapmaya başladım.” 

Ekinci, şöyle devam etti: “2002 yılında babam barkodlarla ilgili bir ürün yapmıştı. Arabada fatura kesmeyi sağlayan ‘araç yazıcı seti’ isminde bir ürün. O zaman e-fatura olmadığı için Türkiye’de elle ya da makineyle fatura nüshası basılıyor. Bununla ilgili ürün geliştirmişti. Bu ürünü pazarlamak için yanında birine ihtiyacı vardı; çünkü iyi bir mucitti. Ben de babamla beraber 2002 yılında Desnet’e başladım. Baba-oğul, böyle bir serüven yaşadık.” 

“E-ticaret denedim, olmadı; sosyal ağ kurdum, battı!” 

“Hep Desnet’teydim ama Desnet dışında birçok şey denedim.” diyen Ekinci, “Farklı girişimler ve e-ticaret denedim, olmadı! Sosyal ağ kurdum, battı! Medya denedim, televizyon programları yaptım. Bir taraftan çok mutluyum ama bir taraftan da sadece ticaretle mutlu olamayan biriydim. Dolayısıyla illaki sosyal bir şeyler yapmam lazımdı. Youtube’a bir içerik çekmem lazım, gazetede yazmam lazım… Onlarla da kendi enerjimi ve motivasyonumu dengeliyorum. Yani birinde yorulup diğer işimde dinleniyorum. Bu da beni böyle çok fonksiyonlu çok çalışan ama hiç yorulmayan, sıkılmayan biri haline getirdi.” ifadelerini kullandı. 

“Otomotiv sektörünü kendi sektörüme uyarlardım” 

Ömer Ekinci, son yıllarda Desnet’e ağırlık verdiğini kaydederek, Desnet’i muadillerinden ayıran özellikleri şöyle sıraladı: “Yedi-sekiz yıl önce bir denklem vardı. Sıfır ürün satıyorsanız, kutu ve ürün kâr marjı bellidir, bunu piyasa belirler; aldığınız fiyat bellidir, sattığımız fiyat bellidir. Ben bu denklemi kırmak istedim; çünkü şirketi daha kârlı bir hale getirmek için piyasanın ihtiyaçlarını müşterilerden dinlemeye başladım.

Baktım adam yılda bir kez sayım yapıyor. Yıl sonunda cihaz almak zorunda. Ne yapacak? Alternatifi yok! Biz de kiralama modelini çıkarttık. Baktım ki otomotiv sektörü bu ticaret işini çok iyi çözmüş; araba satıyor, kiralıyor, yıllık kira alıyor, filo kiralıyor, saatlik kiralıyor, kapıda bırakıyor. Bu sektörden benchmark aldım. Bildiğiniz otomotiv sektörünü aldım kendi sektörüme uyarladım. El terminali, barkod okuyucu, barkod yazıcı kiralamaya başladım. Günlük, uzun vadeli, kısa vadeli, ikinci el satmaya başladım; kullanmadıkları ikinci el eski cihazları geri almaya başladım.” 

“Desnet benim işimi her türlü çözer!” 

“Böylece bir cihazın her şeyinden faydalanmak üzere 360 derece bir model oluşturduk. Buna da ‘Desnet modeli’ diyoruz.” diyen Ekinci, “Bu modele herkesin kazandığı kazan-kazan modeli diyoruz; çünkü ürünle işi biten, çöpe atacak olan ya da hurdaya ayıran firma bu cihazı çok değerli bir şekilde bize satmaya başladı. Sonra fark ettik ki ekonomide sizin ihtiyacınızın bittiği şeye başka birinin ihtiyacı oluyor. Buna paylaşım ekonomisi de diyebiliriz. Yani bir ürüne birinin ihtiyacı bittiğinde bir başkasının ihtiyacı başlıyor. Bizim sektörde de bu çok yoğundu ve bunu başlatan ve kurumsallaştıran ilk firma olduk. Böylece müşterimiz şunu biliyor; Desnet benim işimi her türlü çözer!” dedi. 

“Desnet’in kendisi bir ürün oldu” 

Uyguladıkları iş modeli için e-ticaret sektöründen bir örnek veren Ömer Ekinci, şunları anlattı: “Büyük bir e-ticaret markası düşünelim. İşleri yıl sonunda yoğunlaşıyor. Dışarıdan, depodan mal teslimatı toplamak ve sevkiyatlar için personel istihdam ediyor. Ama diyelim 500 tane terminali var; bu alanda bin çalışanı olan ne yapacak? 500 tane terminal alayım dese ne olacak? Bir de düşünün tedarik krizleri yaşandı. Kanallar kapandı, çip krizi çıktı, cihazın gelmesi 20 haftayı buldu.

Peki, Desnet ne yaptı? O firmaya 1 saat içinde 100 tane el terminalini hazır halde teslim etti. Yetmedi 1 saat sonra yetmiyor dediler, bir 100 tane daha götürdük. Bu da markamızı ürünün çok çok ötesinde çok değerli bir esas ürün hale getirdi. Yani Desnet’in kendisi bir ürün oldu. Müşterilerimiz bizden ürün almıyorlar; bizi alıyorlar. Bizi departmanları olarak görüyorlar.” 

“Hızı bize e-ticaret öğretti”

Ömer Ekinci, “Acil bir durumda sektörümüzden çok farklı şunu yaptık; Arızalı telefonunuzu servise verdiniz. Tamiri en az 1 hafta, 10 gün sürer. Biz sattığımız cihazlarda arıza durumunda 1 saat içinde tamir edip geri gönderiyoruz. Bunu bize e-ticaret öğretti biliyor musunuz? Biz e-ticaret yapmıyoruz ama e-ticaret yapanlara hizmet verdiğimiz için onların hızı bizi o hıza mecbur etti. Örneğin Anadolu’dan bir esnaf e-ticaret yapıyor. Bize sabah kargoyla gelen ürün, akşam kargo kapısının önündedir. Bu hızı bize e-ticaret öğretti. O yüzden e-ticaret bizim ana merkezimiz oldu. E-ticaret ve lojistik zaten iç içe kavramlar. Desnet de bu anlamda yol aldı.” ifadelerini kullandı. 

“Babama piyasada ‘Gübitak’ derler” 

Ömer Ekinci, Desnet’in girişimcilik öyküsünü ise şu sözlerle anlattı:

Desnet’i uzun süre babam yönetti. Babam mucit ve imalatçı bir adamdır, üretmeyi sever. Mesela ofise geldiği zaman çok sıkılır. Çünkü burada makine yok, tezgah yok, imalat yok! Dünyanın her yerinde imalat yapacaksanız çok güçlü kapitale ve hacme ihtiyacınız var. O zaman para kazanıyorsunuz. Türkiye’de küçük ölçekli üretici olursanız maalesef hep dayak yiyorsunuz. Sizden alıp satanlar kazanıyor. Dolayısıyla uzun yıllar biz bununla uğraştık. Biz üreten olduk, bizden alanlar beş katına sattılar; ama bu da Desnet için bir süreçti. Sektörde Desnet’i ve babamı herkes öncelikle üretici olarak bilir. Mesela babamın ismi Gürbüz Ekinci, ona ‘Gübitak’ derler. Yani bir ismi vardır piyasada.” 

“15 yıl para kazanmadan çalıştık” 

Desnet örneğinden yola çıkarak girişimcilere de mesajlar veren Ekinci, şunları söyledi: “Birçok girişimci bir sektöre giriyor, iki yıl sonra ‘bu sektörde olmadı’ diyor. Biz bu şirkette 15 yıl para kazanmadan çalıştık. Babamın lafıyla, ’15 yıl iki yakamız bir araya gelmedi’; ama biz bu iş modelini 15 senede öğrendik. Nasıl bir iş modeline gitmeliyiz, nasıl para kazanacağız, nereden kaynaklanıyor? Burası bir baba ocağı, bir ekmek teknesi… Yani burayı bir şirket gibi görmedik, babamızın bize bıraktığı bir tezgah gibi gördük; atamazsınız, satamazsınız! Genç girişimci arkadaşlarımız bazen sabretmeyip ‘bu işten para kazanılmaz’ diyor. Aslında o sektörün normlarını, kurallarını öğrenemedikleri için henüz kazanamıyorlar. Aynı sektörde biri çok para kazanırken, diğeri borcunu ödeyemez hale geliyor. Nasıl oluyor? Çünkü birisi o sektörde nasıl kazanacağını öğreniyor!” 

“Desnet’i açık kaynak yaptım” 

Ömer Ekinci, Desnet’i bir okul olarak görüyor. Rakiplerine Desnet’in iş modelini anlatıyor, sektörde yeni markalara destek oluyor. Bunu da ahilik kültürüne bağlıyor. Çalışanlarını yönetici gibi yetiştiriyor.

Bu kültürü ise şöyle anlatıyor: “Desnet’in iş modelini herkese anlatıyorum. Rakiplerim diyor ki; niye anlatıyorsun? Ama bu bize özgü bir şey, bizim üzerimize dikilmiş bir şey. Her firmanın yaptığı şey bir başkasına uymuyor. Bu bizim kendimize özgü ürettiğimiz, tasarladığımız bir iş modeli. Dolayısıyla buyurun yapabilen yapsın. Dünyada artık gizli bir şey yok. Birçok yazılımın kodları bile açık, ‘al bunu kullan’ diyor. Ben de Desnet’i açık kaynak yaptım. Mesela sektöre yeni giren rakipler gelirler, ben onlara modelimizi anlatırım.

Dolayısıyla bir okul haline getiriyoruz. Son 5 yılda en az 5 rakip firma çıktı ve ilk siparişlerini biz verdik, yani siftahlarını yaptık. Çünkü ahilik kültürüne inanıyoruz. Şimdi buna ‘spinoff’ diyorlar, ben ahilik sistemi diyorum. Kimse kimsenin lokmasını yemez. Buna inandığımız için çalışanlarımızı şirketi yönetecek şekilde yetiştiriyoruz. Bu da şirketi çok dinamik hale getirdi. Her bir çalışan arkadaşımız şirketin her bir fonksiyonunu yerine getirebilir.” 

“Barkod sistemleriyle insan hatasını ortadan kaldırıyoruz” 

Desnet ürünlerinin özellikleri hakkında da bilgiler veren Ekinci, “Bir ürünün üretimden çıkıp son kullanıcıya ulaşıncaya kadar barkodu ya da karekodu vardır. Müşteriler ‘terminal almak istiyorum’ diyor. Ben diyorum ki neden bizi aradın? Ya ürün yanlış gidiyordur, eksiliyordur, yanlış sayıyordur, bir yerde bir hata veya eksik vardır. Bizim işimiz o insan hatasını sonlandırmak.

Mesela e-ticareti düşünün; müşteriye sürekli yanlış ürün gidiyor. Müşteri iade ediyor, kargo faturası size yansıyor, maliyet artıyor. Bizim sistem ürünün yanlış olduğunu söylüyor. Yani dalgınlıkla yanlış bir ürün seçseniz ürünümüz diyor ki; ‘yanlış ürün seçtin, müşterinin istediği bunun mavisiydi’. Dolayısıyla barkod sistemleri ile el terminalleri ile giyilebilir sistemler ile çalışanı, hatasız ürün mal kabulü yapan depocu haline getiriyoruz. Böylece insan hatası ortadan kalkmış oluyor.” diye konuştu. 

Ekinci, şöyle devam etti: “E-ticaret ve lojistik başta olmak üzere üretimden satışa, saha servis operasyonlarından evinize gelen kombi tamircisindeki cihazlara kadar bizim yazılımlarımız. Bu işe ‘otomatik tanıma, veri toplama’ deniyor. Yani verinin sahada toplanması gereken her yerde biz varız. Sadece hazır ürünler değil, firmalar yaşadıkları sorunlarla bize gelip, yazılımlarımızla ve cihazlarımızla bunu çözmemize vesile olabiliyor. Böylece yeni ürünler geliştiriyoruz. Mesela halı yıkama sektöründen bir marka halılarımız karışıyor dedi. Biz de halılara yapıştırılan barkodlar ürettik, onların müşteri kayıtlarını tutan cihazlara yazılım geliştirdik.” 

“Her insan bir hazine, ondan öğrenecek çok şey var! 

Sosyal yönü de güçlü olan Ömer Ekinci, sosyal medya platformlarında başarı hikayeleri de paylaşıyor; girişimcilere ve gençlere örnek oluyor. “Bana deseniz ki ‘Desnet dünyadaki en büyük bilişim şirketi olacak ama sen sosyal medya kullanmayacaksın, video çekmeyeceksin, köşe yazısı yazmayacaksın’.

Ben bunu kabul etmem!” diyor ve devam ediyor: “Çünkü benim için başarı; şirketin çok iyi yerlere gelmesi, çok paralar kazanması, bankadaki hesabın şişmesi değil sadece. Ben ülkeme ne katıyorum, ülkemin gençlerine nasıl iz bırakabiliyorum? Bir videom 100 bin izlendi, oradan birçok insan ilham aldı. Aile şirketleri videolarım var. Bu beni işten güçten daha fazla tatmin ediyor; ama sadece sosyal girişimci de olamıyorum. Çünkü içimde bir esnaf da var, bir satıcı da var. Dolayısıyla ben bu ikisini birleştirdim. Böyle mutluyum.” 

Ömer Ekinci, “Bana bir gün arkadaşım bir iş insanını göstererek, ‘sadece işe odaklı olursan onun gibi başarılı olursun’. Bir hafta denedim, dünyanın en mutsuz adamı oldum. Çünkü o doğru, o kişi için doğruydu, benim için doğru değildi. Ben de sosyal yönü güçlü bir insanım. Sosyal işlerde koşturuyorum. Yani pareto oranı vardı ya, yüzde 20 sosyal işlerde, yüzde 80 ticarette… Kimseye bel bağlamadan köşe yazarlığı yapıyorum; kimse benim yazılarıma karışmıyor. Nereden alıyorum bu gücü? Esnaflıktan, ticaretten alıyorum. Yoksa maddi olarak bir yere bağlıysanız o zaman fikriniz de bağımlı oluyor. O yüzden ticareti çok seviyorum.

Buraya gelen herkesle mutlaka oturur, sohbet ederim. Bir firmanın sahibinin gelmesine gerek yok. Bir kurye göndersin, kurye cihazı getirsin, kenarda bekletmem alırım yanıma sohbet ederim. Çünkü her insan bir hazine, ondan öğrenecek çok şey var! Dolayısıyla ben aslında ticareti insan kazanmak adına kullanıyorum. O da beni işte sosyal yönü güçlü ve ticari girişimci haline getiriyor.” dedi.  

12 Yıldız Genç Liderler Derneği’nin hikayesi 

“2009 yılında yılın genç girişimcisi ödülü aldım. Üniversitelerde konferans vermeye başladım. Konferansta 92 depremini anlatıyorum; işte şunu yaptık, şöyle yaptık diyorum. Tam bir Küçük Emrah hikayesi… Gençler üzülüyorlar, ağlıyor. Akşam bakıyorum yine batak oynamaya gidiyorlar. Yani üniversite gençliği sizden etkileniyor ama bunu kendi hayatına fazla ayarlayamıyor. Mesela bin kişiden 1- 2 kişi girişimci olur; der ki bize bir girişimci gelmişti, motive etti beni. Yani bir tetikleyici bir unsur bekliyordu.

Dolayısıyla baktım ki etkim olmuyor; girişimcilik konferansı, motivasyon videoları falan iyi ama sonuca ulaşmıyor. Bana deseniz ki Ömer Ekinci kaç tane girişimci çıkarttın, sayı yok. Ben 1 milyondan fazla gencin katıldığı konferanslarla gittim. Bu ülkenin şu anda uçması gerekirdi. Dedim ki; her yıl belli bir sayıda genci alacağım yanıma, bunlara iş, güç, çevre, televizyon, medya her şeyde bütün networkümü açacağım, bu gençleri yetiştireceğim. Bu sayıyı da ‘12’ olarak belirledik; çünkü 12 sayısı çok önemli bir sayı…

2013 yılıydı, 12 genç geldi. Başladık ve onlarla böyle standart buluşmalar yapmaya başladık. Eğitimler vermeye başladım. Çevremdeki iyi ve kaliteli insanlar onlara ücretsiz eğitimler verdi. Yıl bitti dediler ki; biz gitmeyiz, biz bu sistemde kalalım…

Peki, ne yapalım? Bunu usta-kalfa-çırak şekline çevirdik. Ben dördüncü sene sonunda baş usta oldum. Biz başkanı olmayan tek derneğiz, başkanlık yok; çırak var, kalfa var, usta var, baş usta var. Her yıl kalan arkadaşlarımız bir üst level’e çıkıyor. En sonunda da artık baş ustalıktan da ayrılıyorlar. Ben günü gelince ayrıldım dernekten, şu an ‘onursal kurucu baş usta’ olarak varlığımı sürdürüyorum. 12 Yıldız Genç Liderler Derneği de gençlere el uzatmaya devam ediyor.” 

Gün
Saat
Dakika
Saniye

Yorumlar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Editor Seçimleri

İlginizi Çekebilecek Haberler

Days
Hours
Minutes
Seconds