WORLDEF’in, Türkiye İş Bankası ana sponsorluğunda düzenlediği WORLDEF Prime konferansları, Bursa durağı ile devam etti. 16 Haziran Perşembe günü, Bursa Merinos Atatürk Kültür Merkezi’nin ev sahipliğinde ve yoğun bir katılımla gerçekleştirilen konferans kapsamında Saat&Saat E-Ticaret Direktörü Eser Erkan moderatörlüğünde gerçekleştirilen “Marka olmak ya da markaların tedarikçisi olmak – Neden markalar kazanıyor? – Dijitalde marka olmak” panelinde sektörün tecrübeli isimleri geniş çaplı değerlendirmelerde bulundu.
Önder Bakal: Ticaret artık farklı noktalara evriliyor
Doğanlar Mobilya Grubu E-Ticaret Direktörü Önder Bakal, panelde gerçekleştirdiği konuşmada ticaretin artık farklı noktalara evrildiğini söyledi.
“Biz her ne kadar e-ticaret anlamında bazı duyguları karşı tarafa hissettirmekte zorlansakta, tüketicilerin doğal olarak almak istediği ürünle daha dokunmadan elde ettiği o ön duyguda vermiş olduğu bir bedel var.” diyen Bakal, “Tüketicilerin dijitalde karşılaştığı ön deneyimi artırmak için marka olmamız gerekiyor. Biz türkiyede hâlihazırda bilinen markalarız ancak yurtdışına çıkınca o marka olma avantajını yakalamış değiliz. Marka olmak aslında bir söz ve taahhüt olarak tanımlanabilir.” ifadelerini kullandı.
Ali Aygün: Önümüzdeki 5 sene içerisinde e-ticarette model üreticiden direkt tüketiciye doğru olacak
Halı.net Kurucusu Ali Aygün’de panelde bir konuşma gerçekleştirdi. Artık e-ticaret kavramı yerine “Online Retail” kavramının kullanıldığını belirten Aygün, “Artık e-ticaret kavramı kullanılmıyor. 12 yıldır Online Retail ifadesi kullanılıyor. Aslında Online Retail, sanal posun cirosunu ayırmak için kullanılıyor. E-ticaretin en temelinde ilk çıkış noktası paranın tahsiline bir çözüm aslında.” diye konuştu.
E-ticaretin geleceği hakkında da çeşitli değerlendirmelerde bulunan Aygün, “Önümüzdeki 5 sene içerisinde e-ticarette model üreticiden direkt tüketiciye doğru olacak. Çağrı Ayten’in “0’dan 10 Milyon Avroya E-İhracat Başarısı” kitabını da bu noktada şiddetle tavsiye ediyorum. Pek çok unsurun etkisi ile beraber Türkiye’de ticari hayat müşteriyi üzmemek noktasında ilerliyor.” dedi.
Çağrı Ayten: Marka oldum dediğinde marka olunmuyor
Markalaşma sürecinin oldukça zor ve dikkat edilmesi gereken bir süreç olduğunu belirten Hoagard Kurucusu Çağrı Ayten, “Marka oldum demekle marka olunmuyor. Bu süreçte sürekli o markayı büyütmek gerekiyor.” ifadelerini kullandı.
Hoagard olarak tamamen dijitalde marka olmaya çalıştıklarının altını çizen Ayten, “Hoagard’ın şuanda Almanya’da kurulu bir şirketi var, Avustralya’da franchise’ı var ve Hollanda içinde franchise onaylandı. Biz, pazarımızın olduğu yerlerde hep bilinen bir marka olmaya çalışıyoruz. Bugüne kadar yaklaşık 140 ülkeye giriş yaptık ancak 18 ülkede biliniyoruz diyebilirim.” sözlerini kaydetti.
Katılımcılardan gelen “E-ihracat süreçlerinde bir danışmanla çalışmak bir zorunluluk mu?” sorusunu da yanıtlayan Hoagard kurucusu, “E-ihracatta danışmanla süreçler daha hızlı olabilir ancak daha çok çalışarak daha az uyuyarak bireysel olarakta başarıya ulaşılabilir. Öncelikle tüm bu süreçleri projelendirmek gerekiyor.” dedi.
Kerim Atayolu: Markalaşma süreci tek bir logo tasarımı ile sınırlı kalamaz
Yenitoptanci.com Kurucusu Kerim Atayolu, 4 yabancı dilde 300’e yakın kategoride yurtdışına satış ve pazarlama yapmayı amaçladıklarını söyleyerek, “ En büyük pişmanlıklarımdan biri markalaşamamak, bizim markalaşma gözlemimiz aslında sürecin tek bir logo tasarımı ile sınırlı kalmadığı yönünde. Biz son dönemde olabildiğince markalaşmaya odaklandık.” ifadelerini kullandı.
“Birçok şey markalaşmanın parçası” diyen Atayolu, konuşması şöyle sürdürdü:
“Müşteri iletişimiz, garanti süreçleriniz, müşteri sorularını cevaplama şekliniz markalaşmanın en önemli parçaları. Dijital platformlarda olabildiğince ürün yayınlamak bile markalaşmadır. Şuan markalaşmada başarısızlığın en büyük nedenlerinden biri listelemelerde yaşanan sıkıntılar. E-ticarette var olmak istiyorsak olabildiğince dikey kategorilerde analiz yapıp herhangi bir şeyin sıkıntılarını ele alıp onu aşacak çözümler üretebilmeliyiz.”
Münir Arıkan: Kendinize ne kadar inanıyorsanız o kadar markasınız
Kargoist Yönetim Kurulu Üyesi Münir Arıkan, markalaşma süreçlerinde Olmak mı sonradan olmak mı? Sorusunun sorulmasının çok büyük bir önem taşıdığını söyledi. “Kendinize ne kadar inanıyorsanız o kadar markasınız.” diye konuşan Arıkan, “Bizim için İstanbul kadar değerli bir markanın emanetçisi olmak çok kıymetli. Markanızın kölesi olun, hizmetkârı olun ki markanız sizi sektörün lideri yapsın. Önce itibarınızı, imajınızı kendi içinizdeki değerinizi yükseltin.” ifadelerini kullandı.
Markalaşma sürecinde önemli olan noktanın bütün yolculuk sürecinde yapılacak olan programlama olduğunun altını çizen Arıkan, “Bizim Kargoist olarak bir mottomuz var. “Müşterimiz öldü, yaşasın müşteribiz”. Çalışanlarda müşterimiz onlarda bizlerden oluşuyor. Yollarda olan kuryelerimiz için nasıl daha yaşanabilir bir şirket oluştururuz onun derdindeyiz. İkincisi “Marketing öldü yaşasın farketing”. Bu pazarlama faaliyeti olmasın, yapılmasın demek değil, fark ettirdiğiniz bir şeyin olması sizi başarıya götürecek asıl noktadır.” sözlerini kaydetti.
