Ara
Close this search box.

Vision Talks’ta “girişimcilik” zirvesi: Türkiye’de girişimcilik enine boyuna ele alındı

girişimcilik
girişimcilik

WORLDEF’in kapalı devre e-ticaret kulübü ECOM LEADERS CLUB (ELC) tarafından düzenlenen Vision Talks, e-ticaret profesyonellerini ağırlamaya devam ediyor. Vision Talks’ta “Türkiye’deki Girişimcilik Destekleri” konusu ele alındı. WORLDEF Etkinlik Direktörü Serkan Çakır moderatörlüğünde gerçekleştirilen Vision Talks’a; İstanbul Kalkınma Ajansı Genel Sekreteri Erkam Tüzgen, Bilgiyi Ticaretleştirme Merkezi (BTM) Genel Müdürü İbrahim Elbaşı ve 500 Startups Kurucu Ortağı Enis Hulli katıldı.

Erkam Tüzgen: Girişimcilik ekosistemini uçtan uca desteklemeye çalışıyoruz

Etkinlikte konulan İSTKA Genel Sekreteri Erkam Tüzgen, İstanbul Kalkınma Ajansı’nın kurulduğundan bu yana girişimcilik ekosistemini hep desteklediğini vurguladı. Tüzgen, “Şu anda da bizim öncelikli 4 alanımızdan biri startup modeli girişimciliğin İstanbul’da desteklenmesi. Nihai hedefimiz İstanbul’un uluslararası girişimcilik merkezi haline gelmesidir. ‘Girişimcilik’ deyince akla gelen şehirlerden bir tanesinin İstanbul olmasını hedefliyoruz, vizyonumuz bu.” dedi.

“Girişimcilik ekosistemini uçtan uca desteklemeye çalışıyoruz.” diyen Tüzgen, “Girişimcilik merkezlerinin kurulması, start-up hızlandırma programlanın desteklenmesi, kuluçka merkezlerinin desteklenmesi gibi, tüzel kişilerin desteklenmesi için çeşitli fonlar sağlıyoruz. Yenilikçi olarak yaptığımız iki şeyden bahsetmek istiyorum: Bu yıl ilk kez girişim sermayesi yatırım fonunu kurduk. Bu alana 250 milyon lira bütçe ayırmıştık, dönem içerisinde bu bütçeyi 400 milyon liraya çıkarttık. Bu ayırdığımız bütçe ile İstanbul’a yatırım yapacak girişim sermayelerine yatırım yapacağız.” ifadelerini kullandı.

Tüzgen, şöyle devam etti: “Bizim hedefimiz öncelikle para kazanmak değil, İstanbul’daki girişimcilik ekosistemini güçlendirmek. Genç girişimlerin sermayeye erişimlerini kolaylaştırmak. Yatırım yapacağımız fonlara çeşitli şartlar koşuyoruz. Bizim yatırdığımızın iki katının İstanbul’a yatırılmasını istiyoruz. İstanbul’daki girişimlere bizim aracılığımız ile 800 milyon lira aktarılmasını hedefliyoruz. İkincisi, Türkiye içinde bir ilk olarak Las Vegas’ta düzenlenen Consumer Electronics Show fuarına ilk kez bir şehir olarak katıldık. Burada bir pavyon kurduk. İstanbul’dan 28 girişimciyi buraya taşıdık. Orada ilk kez ihracat yapan firmalar oldu. İstanbul’un tanıtılmasını hedefliyoruz ve İstanbul markasının oraya katılan girişimcilere fayda sağlamasını umuyoruz. Bu tür faaliyetlerimizi artırarak sürdüreceğiz.”

İbrahim Elbaşı: Startup yatırımcılığına dair bir formül oluşturuyoruz

Bilgiyi Ticaretleştirme Merkezi (BTM) Genel Müdürü İbrahim Elbaşı ise, “Yatırımcı geliştirme programımız İstanbul Kalkınma Ajansı desteği ile hayat buluyor.” dedi. Girişimcilere yapıldığı gibi iş insanlarına bir formasyon tanımlayıp, kendi kaynak ve eğilimlerini gözeterek, startup yatırımcılığına dair bir formül oluşturmasının beklendiğini ifade eden Elbaşı, “Aynen girişimciye yaptığımız gibi mülakatlar ile onları alıyoruz ve onlara eğitimler, söyleşiler alanında yön veren kişilerden destek alarak aslında start-up yatırımcısı olmaları için onları hazırlıyoruz.

Yatırımcı simülasyonumuzu yapay zekâ destekli yazılım ile yapacağız. Bazı yatırım simülasyonları zaten var. Biz de startup’lara yatırımla ilgili isimleri gizli olmak kaydı ile gerçek startupları veya startup hikâyelerini, ilk iş modellerini yatırımcılara sunuyoruz. Onlara belirli olmayan coinler tanımlıyoruz. Onlar da onlarla belirli yatırımlar yapıyorlar. En sonunda o startup’ın hangi değere geldiğini görüyorlar. Kendi paralarının nasıl bir değere geldiğini, tercihlerinin doğruluk oranlarını görüyorlar.” sözlerini kaydetti.

İbrahim Elbaşı, sözlerine şöyle devam etti; “BTM olarak girişimcilerle çalışıyoruz. Bin tane girişimcimiz var. Şu ana kadar da 7 bini geçti girişimci sayımız. Henüz 5. senemize yeni giriyoruz. İstanbul Kalkınma Ajansı güdümlü proje desteğini de almıştık. Bu noktada BTM, hibrit bir startup merkezi olarak kuruldu. Verdiği hizmet bir teknopark yönteminden farklı olarak sadece işin network, satış, yatırım, iş modeli-planı tarafına odaklanmış, aslında hep üniversite sanayi işbirliği diye bahsedilen makas vardır.

Hep üniversite tarafında bir el uzanmış, teknoparklar, kuluçka merkezleri, etkinlikler yapılmış ama sanayi ve ticaret tarafında bir kol gözükmüyor. Oradaki kol genelde tüzel yatırım şirketleri aracılığıyla olmuş. Ama girişimcilik ekosistemini güçlendirmeyi hedefleyen bir kol uzanmamış. Biz de o kol BTM olabilir mi dedik. Ticaret ve sanayiyi temsil eden kurum olarak BTM, startup ve girişimcilik ekosistemini destekler mi, diye yola çıktı. Her seviyeden start-upa destek verdik.”

“Girişimcilik konusunda dertliyiz”

Serkan Çakır’ın “Startup’lara girişimleri yatırım yapayım tarafında nasıl ikna ediyorsunuz?” sorusu üzerine de Elbaşı, şu cevabı verdi; “İlk başlarda ikna dediğimiz şeyi kullanıyorduk. Şimdi artık bizim ikna olmamız gerekiyor. Çünkü ekosistemin döndüğü noktada belirli çevresel belirsizliklerin hâkimiyeti pandemi vs. veya zaman zaman yaşanan likidite krizleri sonrasında alternatif bazı yollar arandı sanayiciler tarafından. Acaba elimdeki emtia paraya dönüşme noktasında atıl kalınca onlarda sorular sormaya başladılar. Biz girişimcilik konusunda dertliyiz, zaten onlar da bizim dertlerimizi paylaşmaya başladılar.”

Elbaşı, “Bu teveccühle biz dedik ki, eskiden belirli bir sermayeye sahip olman startup’a yatırım yapmak için yeterli iken artık olmamaya başladı. Artık siz startup yatırımcısı olarak ne istediğini bilen ve kaynaklarını doğru kullanan sermaye sahipleri olmanız gerekiyor, diyerek bilgiler vermeye başladık. Girişimcilik ekosistemini merkeze alan bir yer olan BTM’yi bir anda bir mekanizmalar çatısı olarak değiştirdik. Bu hep düşüncemizde vardı; ama pratikte bunu uygulamak zordu. Ön yargılar, orada muhafaza edilen anlamsız yargıları aşmak zor oldu. Çok olumsuz tablo olsa da bizim ekosistemimizi olumlu bir şekilde ilerletti. Genç diye bahsettiğimiz kitle bu denemeleri yapmayacaksa kim yapacak?” diye konuştu.

Enis Hulli: Türkiye’de mükemmel yetenekler var

500 Startups Kurucu Ortağı Enis Hulli de, erken aşamadaki girişimcilerin ilk yatırımcısı olmak istediklerini söyledi. “Bu fikir aşaması kadar erken de olabilir. Bu girişimcilere 500 bin dolar ila 1 milyon dolar yatırım yapıyoruz. Burada yüzde 10 ortak olup, şirketlere değer katmak ve bu değerden bizlerde faydalanmak istiyoruz.” diyen Hulli, şöyle devam etti:

“İlk fonumuzu 2016 yılında 10,5 milyon dolarlık bir fonla kurduk. 500 İstanbul olarak Doğu Avrupa ve Türkiye’ye yatırım yapıyorduk. Hedefimiz hep teknoloji ihraç eden firmalara yatırım yapmaktı. Teknolojisini Türkiye’de geliştiren ama satış pazarlamasını Batı Avrupa ve Amerika’ya yapan şirketlere yatırım yapalım istedik. Yetenek çok önemli bir konuydu. Yılda verilen mühendis anlamında Türkiye, Avrupa’da ikinci sırada; yazılımcı sayısının büyüme anlamında birinci sırada ve mükemmel bir yetenek var. Şirketler çok iyi yeteneğe ulaşarak şirket içerisinde tutmaya da devam ediyor ve bu da şirketlere korunabilirlik katıyor. Biz buna yatırım yapalım istedik.”

“Dünya çapında başarı hikâyeleri çıkarmak istiyoruz”

Enis Hulli, “10.5 milyon dolarlık bir fon kurduk ve 2016’dan 2020’ye kadar 40 tane yatırım yaptık. Şu an 30 aktif portföy şirketimiz var, bunlar 500 milyon dolar ciro yapıyorlar. Bu 500 milyon dolar cironun yüzde 97’si tamamen yurt dışından oluyor. Üç bin kişiye istihdam sağlıyoruz ve yaklaşık bin 600 kişi Türkiye’de. Bu başarının sonucunda ikinci fonumuzu kurduk. 2021 yılının başında 17 milyon avroluk bir fon kurduk.

Hedefimiz; fon hacmi olarak 50 milyon avroydu ve şu an 40 milyon avrodayız, 80 tane yatırımcımız var. Yatırım tezimiz yine aynı. Türkiye’de çok başarılı girişimler var ve biz de bu girişimlerin ilk yatırımcıları olmak istiyoruz. Dünya çapında başarı hikâyeleri çıkarmak istiyoruz. İlk fondan şu an 3 tane milyar dolar değerlemeli şirket var. Üç tane de 100 milyon ile 1 milyar dolar arası değerlemeye sahip şirket var. 40 yatırım yaptık ve bunların çoğu yazılım odaklı yatırımlar. 34 şirketimiz yazılım şirketi. 6 tanesi donanım komponenti olan yatırım.” şeklinde konuştu.

“Türkiye’nin 2010-2019 arası yatırım hacmi 50-100 milyon dolar bandındaydı”

Hulli, yatırım fonunun süresi konusunda da şu bilgileri verdi; “Bizim fonlar 10 yıllık oluyor genellikle. İlk 5 yıl yatırım yapıyorsunuz, sonraki 5 yıl da geri dönüşleri bekliyorsunuz. Portföy ilk 3,5 yılda oluşuyor. 4-5. yılda sadece o yatırımla daha fazla yatırım yapmakla geçiyor. Yeni yatırım azalıyor fonun ömründe ilerledikçe 5. yıldan sonra yatırım duruyor, geri dönüşleri alıyorsunuz. Duruma göre bu yatırımcı onayı alarak uzatılabiliyor. Türkiye’nin 2010-2019 yılları arası toplam yatırım hacmi 50-100 milyon dolar bandında bir yukarı çıktı, bir aşağı indi; ama büyümüyordu.

Türkiye 2010-2012 arasında bölgede açık ara liderken, 2019’a gelince bir anda Türkiye ile kıyaslanmayacak ülkeler bile yatırım hacmi anlamında Türkiye seviyesine gelmişti. Ama Türkiye’de büyük girişimler vardı. Bunların exit’lerinin gelmesi ile bir anda daha fazla yatırım gelmeye başladı. Her sene 50-100 milyon dolar olan yatırımlarda milyar dolarları konuşmaya başladık. Bence bizim için daha önemlisi biz erken aşama yatırımcıyız fikir aşaması, çok az ciro. Ben çekirdek aşamada ne kadar yatırım var diye bakıyorum. Oraya bakınca da toplam girişimlere bakınca 300 girişim yatırım alıyor, Türkiye’nin potansiyeli bunun 10 katı.”

Enis Hulli, “Girişimcilik için girişimciler size ne zaman, hangi aşamada gelmeli?” sorusu üzerine de şunları söyledi: “En iyi dediğimiz girişimci sermayelere; rahat bir şekilde üretecek olan, ürününü üretmek için doğru insanları zamanında işe alıp ürününü ticarileştirecek olan, insana daha logo yokken ürün yokken kafasında bir şeyler daha yeni pişiyorken ulaşmak lazım. Doğru soru aslında ‘Biz girişimcilere nasıl ulaşacağız?’ olmalı.

Yaptığımız yatırımların yüzde 100’ünü bizim ekibimizin teker teker ulaşması ile yapıyoruz. Fikir aşaması, fikir öncesi aşamada bile yatırım yapabiliriz. Girişimciler bize ulaşmasın biz onlara ulaşırız. Onlara ulaşamamışsak bizim başarısızlığımız oluyor bu. Para en büyük emtia. Dünyadaki bütün marketlerde olan para bolluğunu düşünecek olursak, hiçbir iyi girişimcinin benim parama ihtiyacı yok. Benim paramı alması için benim onu ikna etmem lazım. O girişimciden ve o girişimciden bir tane var ama herkesin parası aynı renk o yüzden biz ulaşmalıyız.”

Elbaşı: Startup’ların başarısızlığının en önemli sebebi yatırımcı bulamamak değil

İbrahim Elbaşı ise, aynı soruya şöyle cevap verdi: “Herkesin girişimcilik noktasında bir sözü söyleyebilir. Ancak biz burada mutabık olmayabiliriz. Yatırımcı olarak değil herhangi bu işin paydaşı olarak. Girişimci doğru bir iş yapmıyor olabilir. Doğrudan kastım belki çok doğrudur ama bu anlamda pratik tarafta ölçümlenebilir bir iş olarak doğrulama tarafında ölçeklenmesinde soru işareti olabilir. İyi girişimciden kastım; sorulara cevabı olan kişidir.”

Elbaşı, “BTM olarak bu soru işaretleri olsa da kabul ediyoruz. Biz finansal bir yatırım yapmıyoruz ama bizim entelektüel sermayeye yatırımlarımız var ve bunun geri dönüşü olsun istiyoruz. Bunu herhangi bir seviyeden ben girişimci olmak istiyorum ama fikrim yok dahi olsa bile BTM Kamp dediğimiz kısımda bunları ele alıyoruz ve kabul ediyoruz. Zaten startup’ların başarısızlık sebeplerinin en önemlisi yatırımcı bulamamak değil. En büyük sorun, kurgu aşamasındaki sıkıntı. Bütün başarısızlıklar kurgu aşamasında oluyorsa oradaki boşluğu kim dolduracak? Fikrin bir önemi yok aslında. Her işte olduğu kadar önemi var. Evet, hayal etmek gerekir ama bu girişimcilik konusunda daha fazla veya daha az değil her işte olduğu kadar önemli. Bizde öne çıkan kelime uygulayıcı olması.

Eğer bir girişimci uygulamacı ise, araştırarak bir çıktıya sahip olacak ve bu çıktı da müşteri ve yatırımcıda karşılık bulursa kurguya dönüşüyor. O kurgu bir ürün doğuruyor, o ürün müşteriyi doğuruyor. Sonra müşteriden dönüşler geliyor. Startup’larda geri bildirimler çok hızlı aksiyona dönüşüyor. Başka bir yatırım bekleyen yatırımcı da diğer yatırımcıları bekliyor. Bu bir zincir ve girişimciden başlıyor bu.”

Tüzgen: Türkiye’de girişimcilik elit görüntüden çıkmalı

Erkan Tüzgen de, aynı soru özelinde şu değerlendirmeleri yaptı: “Girişimler bize gelmesinler! Biz ajans olarak ‘Ecole42’ diye iki okulun açılımını destekledik. Bu okullar, yazılımcılık okulları. Bu okulların iddiası şu; ortalama bir hafızaya sahip kişiyi alın, bu okula koyun, 1 sene sonra yazılımcı olur. BTM de girişimcilik açısından bu iddiaya sahip. Biz, kişinin hevesli olmasını istiyoruz. Çabası olan kişiyi altyapısı ne olursa olsun… Türkiye’de girişimcilik elit görüntüden çıkmalı aslında. Hakikat bu değil. Ortalama kabiliyeti olan kişi eğer yeterince gayretliyse; çünkü girişimcilikte en zor şey istikrarlı olmak.

Neden beyaz yakadan az girişimci çıkıyor; çünkü beyaz yakalı olmak çok konforlu. Konforundan taviz verecek herkes girişimci olabilir. Bunun için BTM gibi merkezlerin çeşitli uygulamaları var. Girişimcilik öğrenilmesi gereken bir şeydir. Organizasyon şirket yönetimi bütüncül olarak bir yönetim anlayışı olmalı. Öğrenilecek çok şey var! Bir, ekosistemin içine girmek gerekiyor. Network, doğru kişilerle irtibat kurabilmek bir girişimin hayatta kalması için çok önemli. İyi bir eğitim alınması gerekiyor. Bunun içinde İstanbul’da çok sayıda girişimcilik merkezi var. Girişimcilerin yapması gereken şey müşterinin peşinden koşmak. Müşterinin peşinden yeterince koşan girişimin peşinden zaten yatırımcılar koşacaktır.”

Hulli: Girişime değil girişimciye yatırım yapıyoruz

“Yatırımcı olarak girişimcilik için girişimcilerde nelere bakıyorsunuz?” sorusuna cevap veren Enis Hulli, “Biz yüzde 100 girişimciye yatırım yapıyoruz. Girişimcilerin bakış açılarını anlayarak, onu kalifiye etmek bizim hedeflerimiz. Girişimcinin düşünce sistematiğini anlamak istiyoruz. Pazara giriş stratejisinde risk görmüyorsak, ürün çıkmasının beklemenin kimseye faydası yok. Konuyu ikiye ayırırsak, bir dikey tecrübeye sahibi olmasına bakıyoruz, bir de girişimci karakteri. Dikey tecrübe sahibi olup olmadığını anlamak daha kolay. İnsanların CV’leri çok fazla şey söylüyor. İşe alacakları insanların listesine bakıyoruz.

Kurumsal ilişkilerini sorguluyorsunuz. Ürünü yapmaya başlamadan müşteri tanıma toplantıları yapılıyor. Dikey tecrübesi var mı yok mu anlayabiliyoruz. Daha sübjektif olan girişimci karakteri var mı? Beyaz yakadan, akademiden girişimciye dönüyorsa ana konu bu insanın girişimci karakteri dediğimiz hızlı karar verme, zor kararları alabilme yetenekleri var mı diye bakıyoruz.” sözlerini kaydetti.

Enis Hulli, şu bilgileri verdi: “Girişimcinin görevi şirketin önündeki engelleri kaldırmak bu sermaye engeli de müşteri bulma engeli de olabilir. Bunu kalifiye etmek çok daha zor. O noktada bizim kararımız, ekip olarak girişimcinin dikey ekspertizi konusunda aynı seviyeye gelemediysek sabaha kadar tartışıyoruz. Çünkü aynı seviyeye gelmek istiyoruz. Ama bir insanın girişimcilik karakteri konusunda bir kişinin inanıyor olması yeterli. Sonuçta girişime değil girişimciye yatırım yapıyoruz. Bir girişimciye yatırım yapıyorsunuz şuna inanıyorsunuz; 3 kişilik ekibi Enis yönetir. 80 kişi olunca da en iyi Enis olacak. Şirket 3 kişi iken en iyi olan insan şirket 100 kişi iken en iyi olamayabiliyor. Girişimcinin o kişisel gelişimine oynuyoruz aslında. Üç tane milyar dolarlık girişimden bahsettim, 7 tane de yatırım yapmadığımız milyar dolarlık girişim var.”

Elbaşı: Girişimci sadece iş kurmuyor, topluma değer katıyor

“Dikey tecrübesi olup da özel sektöre dönen girişimciler oluyor mu?” üzerine de İbrahim Elbaşı, şu cevabı verdi; “Bizde yaka yok, o güzel bir avantaj. Benim eksik olarak gördüğüm nokta, girişimcilik eksikliklerini ortaya çıkarmakla ilgili çok zor bir serüven. Çocukluluğa kadar iniyor. Sokağa, çevreye sosyolojik faktörlere temas ediyor. Biz girişimcilik özelliklerimizi tanımak ve ortaya çıkarmak noktasında halen BTM olarak çalışmalar yapıyoruz. Bu bizim işimiz mi? Hayır! Mesela bu iş genç işi derken bir yaştan bahsetmiyoruz aslında bu işin girişimcinin hâkimiyetinden esnekliğinde ve cesaretinden bahsediyoruz.”

Elbaşı, şöyle devam etti: “Yaş olarak da genç bir yaşta başlıyor ve çok hızlı denemeler oluyor, çok hızlı başarılar da elde edilebiliyor. Facebook vs. hepsi buna örnek. Bunun sebebi kişinin girişimcilik özelliklerini erken anlaması. Erken anlayınca da erkenden bunu yönetme yönlendirme şansına sahip oluyor. Böyle girişimci olunuyor. Ancak ülkemiz bölgesel olarak maalesef son 10 yıldır atılan ciddi adımlara rağmen o konuda biraz daha geride bulunuyoruz. Reçete bu çünkü birey girişimci olduğunda sadece iş kurmuyor, bulunduğu ortama topluma sosyal bir değer katıyor. Kendince alternatif yöntemler üretebiliyor. Yatırım aslında gene insana. Oradaki insanın bunu anlamasını sağlamak. Biz halen yatırım almış girişimcimize bu anlamda destek vermek zorunda kalıyoruz. Çünkü biliyoruz ki orada bir eksiklik var.”

Elbaşı, “Girişimciler yatırım ararken kamu mu özel sektörden mi fonlardan mı faydalanmalı?” sorusu üzerine, “Bu işin yakası yok. Kültürü böyle özgünlükten besleniyor. Kamu- özel ayrımları çok gözetilmiyor. Bu işin bir teamülü var. İlk desteği bize inanan insanlardan almamız gerekiyor. Ondan melek yatırıma gidip ikna etmek gerekiyor. Sonra fonlara gidiyor fonlardan başka fonlara gidiyor. Ama işin aslında gene bir aile desteği ile başlıyor, ondan sonra belirli kamu destekleri var o desteklerle çok ciddi başlangıç yapabiliyorsunuz. Özellikle KOSGEB ve TÜBİTAK tarafında bu desteklere sahip olabiliyorsunuz sonrasında ya melek yatırımcılara yâda fonlara gitmek gerekiyor. Melek yatırımcılık kategorisine erken aşama fonlar dâhil olduğu için burada bir rekabette var.” cevabını verdi.

Hulli: Girişimci kendini batıracak riskleri de alabilmeli

Enis Hulli de, girişimcilerin yaptığı hatalar konusunda şu değerlendirmeleri yaptı; “Birçok hata yapılabiliyor. Zamanlama, pazarlama stratejisi yanlış olabilir. Girişimcinin görevi yanlışı hızlı fark edip hızlıca düzeltmek. Yanlışı fark edememek en büyük hata. Girişimci ne zaman aylık büyük cirolara ulaşınca o anda daha önce risk algısı yüksek olan kişi daha önce aldığı riskleri alamaz hale geliyor. Bu da büyüme potansiyeli olan girişimcilerin risk algısı düştükçe 1-2 senede hızlı büyüyüp sonrasında duraksamasına neden oluyor. Girişimci potansiyel olarak kendini batıracak riskleri dahi alması gerekiyor. Girişimcilerin hisselerin yüzde 2-3 satıp ceplerine para koymasını sağlayarak inisiyatif almasını sağlıyoruz.”

Tüzgen: Türkiye’de kalmak enayilik, dışarı açılmak hainlik olarak görülüyor

Aynı soruya cevap veren Erkan Tüzgen de, “En çok yapılan hatalardan biri girişime âşık olmak bence.” diyerek, şu ifadeleri kullandı: “Hataları, eksikleri görmek lazım. Türkiye’de istişare kültürünü geliştirmemiz lazım. Girişimciler fikirlerine olan aşklarından dolayı kusurlarını göremeyebiliyorlar. Bir de karamsarlık var. Türkiye’de bu iş olmaz gibi bir söz olunca yanlış oluyor. Her türlü altyapıya sahibiz her anlamda. Türkiye ve İstanbul büyük pazaryerleri. Bunların hepsi İstanbul’da ve Türkiye’de bir girişimin başarılı olması için büyük imkânlar. Karamsarlık aşılması gereken en önemli konulardan biri.

Bir kısım Türkiye’de kalmayı enayilik olarak bir kısımda Türkiye dışına açılmayı hainlik olarak görüyor. Bu iki uç düşünceden kurtulmamız gerekiyor. Yurt dışına açılan girişimcilerle gurur duymamız lazım. Asıl kritik konu, girişimcilerin bir ayağının Türkiye’de kalmaya devam etmesi lazım. Biz iterek o ayağın da yurt dışına kaymasına sebep oluyoruz. Türkiye’den çıkan büyük girişimlerin neredeyse tamamı geri dönüp Türkiye’deki ekosisteme çok ciddi katkıda bulundular. Bunu desteklemek lazım.”

Elbaşı: Girişimci yoksul olabilir ama yoksun olamaz

Elbaşı ise, “Girişimciler başta hata yapmıyorlar. Yanlış bir ürün yapmıyorlar. Bazı sorulara cevap vermiyorlar sadece. Girişim bir yerde takılıyorsa hızlıca reaksiyon göstermek lazım. İhtiyaçlar doğru oluyor genelde ama hata şu oluyor bunun uygulamasında yanlışlar oluyor. Eğer burada problemler olduğunda verdiğin reaksiyonlar zayıf olursa hatalar zinciri doğuyor. Girişimci yoksul olabilir ama yoksun hiçbir zaman olamaz.” dedi.

Tüzgen: E-ticaret, geleneksel girişimciliğe döndü

Katılımcıları, e-ticaret girişimlerine yatırım konusundaki soruyu da cevapladı.

Enis Hulli, “Biz e-ticaret ekosisteminin büyümesine yardımcı olacak yazılım olabilir, ödeme sistemleri olabilir girişimlere yatırım yapıyoruz. Bundan 10 sene önce mobil trendi ve mobil altyapıda bu işi kolaylaştıracak trendleri konuşurken, pandemi ile beraber operasyonel işleri yapan girişimler çok büyüdüler. Bence 2 senede bir e-ticaret yeni bir trend yaratıyor. Sosyal ticaret üzerindeki altyapı yazılımları güzel bir trend.” cevabını verdi.

Erkam Tüzgen ise, “E-ticaret dediğimiz şey geleneksel girişimciliğe döndü. E-ticaret 50 sene öncenin esnaflığının bugünkü karşılığı oldu. E-ticaretin kendisi startup modeli girişimcilik çoğu zaman değildir; ama o e-ticaret dünyasını zenginleştirecek e-ticaretin büyümesini sağlayacak alternatif yeni ürünler geliştirecek işler startup model olarak kabul ederek yatırım almayı hak eder. Burada geleneksel girişimcilik ile startup model girişimcilik birbirinden doğru ayrılmalı. Bir işin dijital olması onu startup’a dönüştürmez.” ifadelerini kullandı.

İbrahim Elbaşı da, şunları söyledi: “E-ticaret artık o kadar geleneksel hale geldi ki e-ticaret diye bir başvuru almıyoruz artık. E-ticaret şirketlerine ayrıcalık tanıyacak bir ürün geliştirdik diyen arkadaşlarla ilgileniyoruz. E-ticaretin başlangıç sermayesi sıfır lira. Ama e-ticaretle ilgili bilginiz yoksa bu artarak devam edecek. Özele siz ne yapmak nereye gitmek istiyorsanız ona bağlı olarak gelişiyor.”

Katılımcılar izleyici sorularını cevapladı

Vision Talks etkinliğinin sonunda katılımcılar, izleyicilerin sorularını cevapladı. Sorular ve cevaplar şöyle;

  • Web3 ve metaverse ekosistemlerinde girişimcilik nasıl olmalı?

Enis Hulli: Biz Eeb3 dünyasına dinozor kaldık, girişim sermayesi yatırım fonları olarak risk algımızın üzerinde. Türkiye’den çıkan güzel Web3 yatırımları var. Web3 tam global bir olay. Girişim sermayesi bir tık küresel bir olay. Ben bir Web3 girişimcisi olsam yönetebildiğim insan kitlesi üzerinden büyük sermayeye ulaşmaya çalışırdım. Şu an bir bankanın girişimlere yatırım yapması gibi girişim sermayesi yatırım fonları buraya girmeye çalışmalı.

İbrahim Elbaşı: Şu anda fonlar tarafında artış olduğu gibi çeşitlilik de var. Bu çeşitlilik Web3 ve metaverse içinde olacak. Hakikaten dinozor kaldık, yatırımcı networkümüzü buraya çektik ama çok fazla hazırlamadık. Neticede ortak bir dil ve ortak kanaat oluşacak sonunda ve başarı hikâyeleri de oluşacak. Burada bir netice alınıyorsa kişiler anlaması zor olan şeyleri kolaylaştırabilir kendince. Bu teknolojiye hâkim olmaya gerek yok fırsatın dilini anlamak gerekiyor. Yatırımcı bunu hissedecek zaten.

  • Eğitim sisteminin girişimciliğe etkisi nedir?

Enis Hulli: Bence eğitim sistemi, yakında yok olacak bir algı. Dünyada sonsuz içerik var. Bugün dünya sonsuz bir deniz ve oraya atlamak gerekiyor. Suçu başka noktalara atmamak lazım; çünkü sonsuz çözüm var. Türkiye’den çıkan başarı hikâyelerine bakınca kişisel gelişim için daha müsait bir ortam olamaz.

  • Yatırımcılara nasıl ulaşabiliriz?

Enis Hulli: Sosyal medya ağlarından gelen her şeye hemen dönüyoruz. Daha önce tanıdığımız insanlarla girişim noktasında daha rahat olabiliyoruz. Yatırımcılarla bir iletişim geliştirmeli. İlişkiyi sürekli sıcak tutmak gerekiyor. Türkiye’de 1 tane daha 500 İstanbul olsa adı da 600 İstanbul olsa yatırım yaptığımız şirketlere 2 kat değerlemeden yatırım yapardık.

  • Hangi girişimler sizleri heyecanlandırıyor?

Enis Hulli: Girişimler tarafında ilk fonda sağlık girişimlerine yatırım yaptık. Şu anda da yapay zekâya çok fazla yatırım yapıyoruz.

  • Kamu kurumlarından alınan hibe, yurt dışı alımında engel oluşturur mu?

Erkam Tüzgen: Hiçbir kamu kurumu hibesi, uzun vadeli şart koşmuyor. Kamu kurumlarından hibe alan bir şirketin yatırım sürecini etkileyecek bir durum yok!

Gün
Saat
Dakika
Saniye

Yorumlar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Editor Seçimleri

İlginizi Çekebilecek Haberler

Days
Hours
Minutes
Seconds