Sinop Üniversitesi Dış Ticaret Bölümü Dr. Öğr. Üyesi Günseli Acar, WORLDEF Magazine için “İkinci bir yaşam alanı: Metaverse” başlıklı bir yazı kaleme aldı!
Gerçek yaşam alanımız neresi, hiç düşündünüz mü? Dünyanın bir dönüşümde olduğunun hepimiz farkındayız değil mi? Bir dönem “eskiden şöyle yapardık böyle olurdu” gibi birçok cümleyi kurar olmuştuk. Bence artık sürece iyice uyum sağlamaya başladı insanoğlu. Örneğin; çocuklar oyun oynamak için sokağa çıkmıyor, birisiyle tanışmak için aynı ortamda olmanız gerekmiyor veya işin yapılması için illa işyerine gitmek gerekmiyor. Siz de biliyorsunuz ki bu örnekler uzar gider. Kısaca tabular yıkıldı! Artık herkes daha normal karşılıyor ve “Neden olmasın?” diyor.
İşte “Neden olmasın” diyenlerden biri de Mark Zuckerberg. Hepimiz tanıyoruz değil mi? Facebook’un kurucusu ve CEO’su… “Facebook neden bir Metaverse şirketi olmasın?” dedi ve düğmeye bastı. Bir anda Silikon Vadisi’nin gündemini değiştiren bu açıklama ile her yerde “metaverse” kelimesini görmeye başladık. “Bu da neymiş?” diyerek araştırmaya başladık. Tabii ki ben de baktım. Bakalım merakımızı biraz olsun giderebilmiş miyiz?
Nedir bu Metaverse?
Metaverse, en kısa ifade ile “günlük hayattaki aktivitelerin ve ekonomik faaliyetlerin mümkün olduğu dijital bir dünya” şeklinde tanımlanabilir. Dolayısıyla size ikinci bir yaşam alanı sunuyor. Tabii ki bu dijital dünyayı tek bir yaşam alanı olarak da kullanabilirsiniz. Neden olmasın?
Metaverse; tüm sanal dünyaların, blockchain teknolojilerinin, 3D teknolojilerinin, arttırılmış gerçeklik (AR) ve sanal gerçekliğin (VR), yapay zeka gibi teknolojilerin entegre edilmesiyle oluşturulmuş; sanal ile gerçek olanların eş zamanlı olarak deneyimlendiği yeni bir “gerçeklik evreni” olarak da tanımlanabilir. Sanal bir ortamdasınız; ama gerçeği yaşıyorsunuz. Ne kadar ilginç değil mi? Biraz düşününce biz bu duruma farklı bir şekilde alıştık. Mesela şu anda online toplantılarımızı Zoom üzerinden yapıyoruz; metaversede ise dijital avatarlar yardımıyla grafik bedenlerimizle sanal bir ortamda bir araya geleceğiz.
Ray Kurzweil, “The Singularity is Near” adlı kitabında “teknolojik tekillik” adı verilen döneme girileceğini; bu dönemde insan ile makinenin birleşeceğini ya da fiziksel gerçeklik ile sanal gerçeklik arasında bir fark kalmayacağını düşündüğünü belirtmiştir. “Transhuman” ve “transhumanist” kavramları ile ifade edilen teknoloji ile dönüşen insan formuna hazır olmamız gerektiğini de eklemiştir. Bugünkü gelişmeleri düşündüğümüzde karşı karşıya kaldığımız durum tam da bu!
E-ticarette metaverse etkisi
Gelelim asıl konumuza; e-ticarette metaverse etkisi nasıl olacak? Hele Facebook (Meta) üzerinden satış yapanlar, hemen teknoloji yatırımlarına ağırlık vermelidir. Aksi takdirde o platformda istenmiyorsunuz, gerçek bu ne yazık ki! Kısaca tamamen etkisi altında olduğunu söyleyebiliriz. Bu yönde yapılan uygulamaların olduğunu görmekteyiz. En başta gelen örneklere baktığımızda; Facebook Horizon ve Quest 2 uygulamaları, Ray-Ban işbirliği ile yapılması planlanan AR gözlükleri gibi.
Şirketler bu ortama nasıl adapte olabilir?
Öncelikle bu teknolojiyi iyi analiz etmek, şirketin hangi alanlarına entegre edilmesi gerektiğine karar vermek, şirkete asıl değeri katacak merkez noktayı bulmak gerekiyor. Bu noktayı bulduğunuzda tüm süreç ona göre şekillenecektir. Daha sonrasında teknoloji alt yapısının sağlanması, dijital avatarların temin edilmesi, dijital pazarlama stratejilerini gözden geçirilmesi, yeni pazarlama ve reklamcılık modellerinin oluşturulması, içerik üretimlerinde AR ve VR teknolojilerinin kullanılması, nitelikli işgücünün sağlanması gibi birçok maddenin yer aldığı uzun bir liste önünüze çıkacaktır.
Metaverse’ü kazdıkça karşımıza yepyeni bir şey veya bir alan çıkıyor. Beynimizdeki nöronlar gibi birbirini etkileyen ve birbirinden etkilenen, inceledikçe daha da heyecanlandıran bir teknoloji…
